HIZLI MODA NEDİR?: GEÇMİŞE DOĞRU KÜÇÜK BİR YOLCULUK

Kaynak: Unsplash.com | Inspirationfeed


Bir yıl içinde hızlı modadan alınan kıyafetlerin yüzde ellisinin çöpe atıldığını biliyor muydunuz? (Kaynak: Ellen Macarthur Foundation) Dünya genelinde ise son 15 yılda satılan giysi miktarı iki katına çıkmış durumda. Giysilerin ortalama kullanılma süresi gittikçe azalıyor, herhangi bir hasara uğrayan kıyafetler onarılıp yeniden kullanılmak yerine çoğunlukla atılıyor. Sosyal medyanın, özellikle de influencer kültürünün etkisiyle ‘giy-at’ anlayışı giderek yaygınlaşıyor, sürekli olarak yeni trendler duyuyoruz. Birini duyup analiz ederken, bir yenisi çıkıyor karşımıza. Sanki bir yarışın içindeyiz de, aldıkça alıyoruz. Kendimizle yarışıyoruz. Tüketimin hatırı sayılır ölçüde artması, tahmin edersiniz ki, üretimi de hızlandıkça hızlandırıyor. Arz - talep döngüsünün işlemeye devam edebilmesi için ise, uzun ömürlü olmaktan çok uzak ve çevreye çok daha zarar veren ürünler üretiliyor. İşte böyle bir tüketim kültürünün içindeyiz ve bu, hızlı modanın küçük bir tanımı.

Hızlı modayı fast food kültürüne benzetebiliriz. Her ikisi de anlık keyif sağlamanın yanında, uzun vadede gezegene zarar veriyorlar. Her ikisi de sağlıksız birer alışkanlık ve bir parça çabayla alternatifleri bulunabiliyor. Hızlı modanın alternatifi olarak gösterebileceğimiz, yavaş ya da sürdürülebilir moda, aslında köklerimizde. Tek ihtiyacımız olan, hatırlamak. Geleneklerimizi yeniyle birleştirmek, hiçbir canlıya zarar vermeden üretmeyi birincil öncelik olarak benimsemek, adil çalışma koşulları yaratmak ve niceliği değil, niteliği öne koymak. Peki, nasıl unuttuk özümüzü? Hızlı moda hayatımıza hangi noktada, nasıl girdi? Biraz geçmişte yolculuğa çıkalım istedik…


Kaynak: Goodonyou.eco


1800’lü yıllardan öncesine doğru geri saralım. O zamanlarda moda, yavaş ilerleyen bir sektördü. Herkesin kullanmak istediği yün veya deri gibi malzemeleri kendi sağlaması, hazırlaması, dokuması ve hatta sonra kıyafetini kendi yapması gerekiyordu. Derken, Sanayi Devrimi girdi sahneye ve beraberinde yepyeni bir teknolojiyi getirdi: dikiş makineleri. Dikiş makineleri ile kıyafetlerin yapımı çok daha kolay, hızlı ve ucuz hale geldi. Hemen her sınıftan insanın kolaylıkla ulaşabileceği küçük dükkanlar birbiri ardına açılmaya başladı.

1960 ve 1970’ler ile birlikte ise, artık genç nesillerin yeni trendleri belirleyip akımlar yarattığı bir sektöre evrilmişti moda. Giyim, bir kendini ifade etme şekli olmuştu ancak yine de, haute couture ve sokak modası arasındaki belirgin ayrım var olmaya devam ediyordu. Hızlı modanın tam anlamıyla hayatlarımıza girişi ise 1990’ların son yılları ve 2000’leri buluyor. Bu yıllar, “hızlı moda” kavramının da ilk defa duyulmaya başlandığı yıllara denk geliyordu: Zara’nın kurucusu Amancio Ortega, şirketini kurduktan ve 1975’te Avrupa’daki ilk perakende satış mağazasını açtıktan sonra, 1990’ların başında New York’a taşındı ve o yıllarda The New York Times, Zara’nın misyonunu tanımlamak için ilk kez kullandı ‘hızlı moda’ terimini. Terimin kullanılma amacı ise, ‘bir giysinin tüm süreçlerini tamamlayıp mağazada satış noktasına gelme süresinin 15 gün olduğunu’ ifade etmekti.

 

Kaynak: Unsplash.com | Artem Beliaikin

 

Bu gelişmenin hemen ardından, Topshop, H&M, Forever 21 ve Gap gibi markalar sektörü bir nevi ‘ele geçirdi’. Önceden yalnızca en iyi moda evlerinde görülen tasarımlar, artık herkesin ulaşabileceği şekilde satışa sunuluyordu. Böylelikle hızlı moda, aldı başını gitti… Geldiğimiz nokta ise, hızlı moda öncüsü markaların bundan 15 sene öncesine kadar dahi senede bir çıkardıkları koleksiyonları, günümüzde 50-52 adete yükseltmiş olmaları. Bunun gezegene olan etkilerini siz düşünmeye çalışın (bir sonraki yazımızda bahsedeceğiz).

Yazımızı sonlandırmadan, bir hızlı moda markasını nasıl tespit edebileceğiniz ile ilgili ipuçları paylaşmak istiyoruz. Bir markanın: hepsi son trendleri yansıtan yüzlerce farklı stile sahip olması, bir trendin medyada görülmesiyle mağaza raflarında yer alması arasında çok kısa bir süre geçmesi, çok adımlı tedarik zincirleri olması ve ürünlerin polyester gibi ucuz, düşük kaliteli malzemelerden üretilmesi (bu da pek tabii, alınan kıyafetlerin birkaç defadan sonra aşınması ve giyilemeyecek duruma gelip atılması demek oluyor), o markanın bir hızlı moda markası olduğu ile ilgili ipuçlarıdır diyebiliriz.

Bir sonraki yazımızda, hızlı modanın maliyetine odaklanacağız. Takipte kalın.