SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA TRENDLERİ: COVID-19 SONRASINDA NELER DEĞİŞTİ?

Kaynak: Unsplash.com | Ellieelien

 

Belki biraz çarpıcı bir giriş olacak ama sormalıyız: Moda endüstrisi kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte bir artarak 2030 yılına kadar, yılda 2.7 milyar tona çıkacağını biliyor muydunuz? (Global Fashion Agenda & McKinsey, 2020). Hal böyleyken, sürdürülebilir moda trendlerine göz atmadan önce, önümüzdeki yılların en büyük trendi olarak, sürdürülebilir modanın kendisini gösterebiliriz; göstermeliyiz. Biraz daha ileri gidersek, sürdürülebilir moda için ‘trend’ demek de pek doğru olmayacak. Trend kelimesi; belirli bir dönemde, yoğun bir şekilde tercih edilen yönelimleri ortaya koyan bir kelime. Sürdürülebilir moda ise, dönemsel olarak yükselip alçalan bir eğri olmanın çok ötesinde. Bir ihtiyaç, bir gereklilik. Kalıcılığını koruması gereken bir gereklilik. Peki, Covid-19 ile birlikte sürdürülebilir moda hareketinde kendini belli etmeye başlayan yenilikler neler? Önümüzdeki günlerde bizleri neler bekliyor?

KPMG’nin “Geleceğin Modasını Görmek” isimli araştırmasından öne çıkan noktaları inceleyelim. Covid-19 sonrasında değişen moda trendlerinin tüketiciler üzerindeki yansımalarını inceleyen araştırmaya göre, birazdan bahsedeceğimiz sonuçlar önümüzdeki 10 yılın moda endüstrisini şekillendirecek. Rapordaki veriler, pandemi ile birlikte, tüketicilerin büyük bir kısmının, sürdürülebilir iş modelleri ile üretim yapan markaları tercih etmeye başladığını gösteriyor. Araştırmaya katılan tüketicilerin %59’u doğal lif/iplik kullanımının satın alma kararlarını etkilediğini söylerken; üretimdeki kimyasal kullanımına dikkat edenlerin oranı %42. Raporda yer alan umut verici bir istatistik daha: Tüketicilerin yüzde 70’i kıyafet alırken uzun süre dayanıp dayanmayacağına bakıyor.

Araştırmada aynı zamanda tüketicilere ‘sürdürülebilir moda trendleri’ çatısı altında birleşmeye uygun, üç farklı başlık sunuluyor: ikinci el kıyafetler, geri dönüşümle üretilen kıyafetler ve sürdürülebilir modaya göre üretilen kıyafetler. Tüketicilerin bu başlıklardan en fazla tercih ettiği seçenek, sürdürülebilir modaya uygun kıyafetler oluyor.

Sürdürülebilir modanın satın alma kararı üzerindeki gerçek etkisini daha iyi anlamak için yapılan bir araştırma daha var. Google’ın Basis ile, Birleşik Krallık’ta ve 4000 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma, tüketicilerin %55’inin sürdürülebilirliğin fiyat ve kaliteden daha önemli olduğunu ifade ettiğini ortaya koyuyor. Sizin de bu verileri okurken yüzünüzde belli belirsiz bir gülümseme, içinizde tatlı bir mutluluk kendiliğinden oluşmuyor mu?

 

Kaynak: Patagonia | Hashim Badani

 

Tüm bu verilerden yola çıkarak, sürdürülebilir moda dünyasını önümüzdeki günlerde neler beklediğini öngörebilmek mümkün. Öncelikle, moda endüstrisinde rejeneratif tarım uygulamalarının ve aynı zamanda dairesel düşünmeyi destekleyen, yeni geri dönüşüm teknolojilerinin benimsendiğini çok daha sık göreceğiz. Bu trendin ortaya çıkışında, moda endüstrisi kaynaklı CO2 emisyonlarının etkisi büyük. Rejeneratif tarım uygulamalarının şimdiden öncülüğünü üstlenen markalara baktığımızda, karşımıza Patagonia çıkıyor.

Ve tabii her zaman adından söz ettiren, ancak pandeminin etkisi ile giderek nişleşen bir pazar, ‘ikinci el kıyafetler’. İkinci el kıyafetlerin giderek yaygınlaşacağını, pazar değerinin 2022 itibariyle 41 milyar dolara ulaşacağını öngören raporlardan anlayabiliyoruz. Denklemin bir tarafında ise, kapsül gardıroplar duruyor. Uzaktan çalışma düzeni, pandemi sürecinin ekonomik getirileri ve aslında yavaş yavaş, profesyonel giyimin, basit ve sade tercihlerle de mümkün olabileceğinin anlaşılması derken, kapsül gardıropa yönelimin artması bekleniyor.

Son olarak, sürdürülebilir moda renkleri ile ilgili yerleşik algı, ilerleyen günlerde sarsıntıya uğrayacak gibi duruyor. Artık sürdürülebilir moda ürünlerini alıştığımız gibi nötr tonlarda ve klasik, zamansız stillerde değil; parlak renk ve tasarımlarda görmeye hazır olmanın zamanı. Sürdürülebilir modanın çağrıştıracağı ifadeler, yakın zamanda “cesur tasarımlar”, “eğlenceli desenler” ve “canlı renkler” olabilir. Bizleri bekleyen bu yeni trendin ortaya çıkışında, şüphesiz ki pandemi kapanmalarıyla birlikte modaya karşı gelişen heyecandan ve enerjiden uzak tavrın etkisini telafi etme arzusu büyük.

Öyleyse soruyoruz: Sürdürülebilir moda dünyasını bekleyen yeniliklere siz hazır mısınız?